Et Maintenant, On Va Où?

"Burada anlatacağım hikâye, dinlemek isteyen herkes içindir. Bu hikâye, oruç tutanların, dua edenlerin, mayınlarla çevrilmiş yalnız bir köyün, kızgın güneş altında kalpleri kırılmış iki grubun, bir haç veya bir hilal uğruna kanlanmış ellerin, geçmişi dikenli teller ve silahlarla çevrili, barışı seçmiş bu yalnız yerin hikâyesidir. Bu siyahlı kadınların uzun bir hikâyesidir. Ne parlak yıldızlar, ne de yanan çiçekler. Külden kararmış gözler."
   Düşmanlıklarımız, kinlerimiz ve nefretlerimiz her daim anlamsız değil miydi? Öbür yanağını dönmek dünyanın en zor ve en güzel şeyi değil mi? Şu ana kadar saçma olmayan ve masum insanlar tarafından onaylanmış bir savaş gösterebilir misiniz bana, en azından savaşta ölmemiş olan masum insanlar tarafından?! İşte bu da, savaşı durdurmak isteyen ve köyündeki erkekleri türlü oyunlarla sakinleştirmeye çalışan kadınların; Hıristiyan muhtarın uykudan uyanınca kendisi gibi Hıristiyan karısını namaz kılarken görmesinin; Ahmet'in Müslüman ve çarşaflı karısının çatıya bir elbise ile çıkıp, bakın neredeyse yarı çıplağım, diye bağırmasının; evladını bu anlamsız savaşta bir serseri kurşuna kaybeden bir ananın, kan ağlayan Meryem Ana heykeline yakarışının bir hikâyesidir!
"İn oradan aşağıya. Sen anne değil misin? Sen anne değil misin? Sormadan insanların çocuklarını mı alıyorsun? Ne hakla onu benden aldın? Neden onu korumadın? Ne yapıyordun? Onu sana emanet etmiştim, böyle mi geri veriyorsun? Bu şekilde mi veriyorsun? Git gör onu, kuyuda duruyor! Ama senin umurunda bile değil. Senin oğlun kollarında! Peki ya benim oğlum nerede?"

Yorumlar

  1. okuduğum izlediğim dinlediğim hissettiğim ruhlar ile ruhum a ne oldu?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder