Her Şeyin Sonundayım

   "Belki de ben bugün ilk defa her şeyin sonundayım.
Gene bir yığın günler geçip gidecek ve ben kendime, işte bugün ilk defa her şeyin sonundayım mı diyeceğim?
   Korkuyorum. Korkuyorum. Korkuyorum."
 
   Her şeyin sonunda mıyım, tekrardan? Yine ruhumu acıtan bu son hissi mi? Zaman akacak ve bir başka her şeyin sonu daha mı olacak? Hiç bitmeyecek mi bu son hissi? Peki ya sonun acıları, hep acıtır mı bu acılar zayıf, kırılgan ruhu? Sonun acılarını bile sonsuza kadar çekmek mi gerekir? Acıyı kavrıyorum, bu  avuçlarımın arasındaki her şeyin sonu mu, yoksa korkularım mı? Ruhum mu bu avuçlarımın arasında titreyen, yoksa ben miyim başlı başına ürkek çocuk?

[Ankara, Ekim,1966]
   [Tezer Özlü'den Ferit Edgü'ye]
   Odanın içinde geziniyorum. Bazı bazı burada gezinmem gerekiyor. Resimlere, duvarlara, kendi resmime bakıyorum. Hep Bach'ın süitlerinin ilk kısmını dinliyorum.
   Hiç yemek yemedim bugün. Öyle sanıyorum ki artık hiç yemek yemeyeceğim. Uyumayacağım. Çünkü uyuyan ve yemek yiyen ben değilim.
   Ben beni bunaltıyor.
   Ben'in yazdığı bu satırlar canımı sıkıyor benim.
Tezer
   Kendimin bilgisinden sıkılmam bile içimi acıtıyor. Varlığım, var oluşum bile bir can sıkıntısı. Kelimelerim, nefeslerim... Her solukta bunaltıyı soluyorum ve her solukta kendi var oluşum. Kaçış yok kendimin bilgisinden. Sokakta dolaşan ben değilim, yaşamak için yemek yiyen, su içen. İnsanlarla konuşan ve insanlara gülümseyen. Ben değilim. Ben benin bilgisiyle bağlanmışım. Ben kendi var oluşumda hapsolmuş, kendi can sıkıntımın tutsağı konumundayım. Var oluşum can sıkıntımı. Can sıkıntım satırlarımı. Ve satırlarım tekrar yaratıyor varlığımı. Gerçekten; ben'in yazdığı bu satırlar canımı sıkıyor benim.

   "Çoğunlukla konuşan, hele fazla konuşan insanları anlayamıyorum. İşte bütün gün konuşacak birisinin olmaması büyük bir rahatlık. Çevrede o kadar çok depresyon geçiren insan var ki hepsinin çeneleri düşmüş."
   Kendi var oluşumun, satırlarımın korkuları bana yeterken; yitirirken kendimi olmayan kalemlerin akıttığı olmayan mürekkep lekelerinde; gülmemi, ağlamamı, anlatmamı, sıyrılmamı, konuşmamı, konuşmamı, konuşmamı isteyen insanlar... Hepsi ayrı ayrı efkâra yazılmış, kendinin bilgisinden kaçmak için anlatan, dinleyen ve konuşan insanlar.
   Bir ben miyim sıyrılmakta zorlanan? Bir ben miyim ben'in satırlarındaki gibi konuşamayan? Bir ben miyim sadece susarak gören, konuşan?
   Tezer Özlü'den Ferit Edgü'ye... Ferit Edgü'den Tezer Özlü'ye... Her Şeyin Sonundayım...

Yorumlar

  1. Bir de 'çok umut dolu bir kitap' çocuklara okutunuz gibi bir kitapla çıkagel. Çocukluğa ihtiyacım var bu ara Böcek Yiyen

    YanıtlaSil
  2. Pollyanna'yı yazayım diyorum da, küfür edersin diye korkuyorum. :)

    Hangimizin yok ki çocukluğa ihtiyacı. Misal, ben şimdi bu güzel havada sahile inmek istiyorum, ayaklarımı sallamak istiyorum şuursuzca. Ama onun yerine yapılacak şeyler var. Hep bir engel koyuyorlar insanın önüne...

    YanıtlaSil
  3. Bazı kitapları kaybettikten sonra bir daha bulmak çooooook zor :(

    YanıtlaSil

Yorum Gönder